GüncelMakaleler

2 TEMMUZ | “Yok Edilmeye Çalışılan, İsyan Tarihidir!”   

"AKP iktidarının gerici uygulamaları, birçok kesim gibi Alevileri de etkilemektedir. Bu durumu fırsat bilen CHP, Alevileri laiklik üzerinden kendisine yani sisteme yedeklemeye çalışmaktadır."

TC devletinin tarihten miras olarak devraldığı süreklileşmiş politikaları, resmi devlet anlayışı dışında kalan tüm kesimlere uyguladığı pratikte kendini göstermektedir.

Bu pratik TC’nin tek devlet-tek millet-tek din anlayışının dışında kalanlara uyguladığı baskıda kendini bulmaktadır. Bu tutum, tekçi yaklaşımın dışında kalan milliyetlere, inanç gruplarına, siyasal anlayışlara asimilasyonu, imha ve inkârı dayatmaktadır. Bu dayatma, “devlette devamlılık esastır” anlayışıyla sürdürülmektedir.

Aleviler Osmanlı’dan TC’ye yüzyıllardır baskı ve katliamlara maruz kalmışlardır. Bunun temel nedeni, Alevilerin sistem karşıtlığında yatmaktadır. İktidara uzak olan Aleviler, her dönem kimliklerini koruyabilmek, inançlarını yaşayabilmek için mücadele etmek zorunda kalmışlardır.

Bu mücadele geçmişi, Alevilerin yaşamını şekillendirmiş, kültürünün oluşmasında önemli rol oynamıştır. Yüzyıllardır süren katliamlara karşı mücadele eden, muhalif bir kültür ortaya çıkmıştır. Bu tarihsel geçmiş ve andaki durumla birlikte Aleviler her zaman denetim altında tutulmak istenmektedir. Egemenler, Alevilere karşı inkar eşliğinde asimilasyonu, bu da yetmediğinde imha politikalarını sürekli diri tutmaktadır.

2 Temmuz 1993…

Devlet eliyle gerçekleştirilen aralarında Alevi aydın, sanatçı ve yazarın bulunduğu 33 insanın yakılarak katledildiği Sivas katliamının 29. yılındayız. Sivas katliamı, Alevilerin yüzyıllardır isyanlarında biriken, şekillenen, yaşam biçimi haline gelen mücadele geleneğine dönük, bu başkaldırı duygularını boğmaya dönük gerçekleştirilmiş ve devletin tüm kliklerinin ortaklaştığı bir katliamdır.

Aynı zamanda halkın tüm muhalif kesimlerine yönelik gözdağını içermektedir. 2 Temmuz 1993’te gerçekleştirilen bu katliam, halkın artan muhalefetinin sindirilmesine dönük yapılmıştır. Katledilen kişiler üzerinden devlet, egemenlere karşı konumlananlara mesaj vermiştir.

Dönemin başbakanı Tansu Çiller, katliamın ardından “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” diyerek açıktan katliamı desteklerken, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş… Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır… Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır” sözlerini sarf etmiştir.

Yine 2012 yılında Sivas katliamı davasının zaman aşımına uğraması nedeni ile açıklama yapan dönemin Başbakanı R.T.Erdoğan; “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içeride olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı” demiştir.

R.T.Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra ile 31 Ocak 2020’de, katliam sanıklarından hapishanede bulunan Ahmet Turan Kılıç’ın kalan cezasını affetmiştir. Bu durum TC devletinin Alevilere yönelik politikalarının aynı anlayışla devam ettiğini göstermektedir. R.T.Erdoğan tarafından affedilen Ahmet Turan’ın ölümünden sonra iktidar medyasının manşetten kendisine “Sivas mazlumu” demesi; Katliam davası zaman aşımına uğradıktan sonra Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gönderilen dosyaya bakacak olan AYM üyelerinden Celal Mümtaz Akıncı’nın katliam sanıklarının avukatı olması; yıllarca arandığı söylenen katliamı yapanların evlerinde ölmesi, aranırken devlet memurluğu yapabilmesi egemenlerin kodlarını açıkça göstermektedir.

Aleviler sisteme yedeklenmeye çalışılıyor!

Bu durum aynı zamanda TC devletinin geçmişten devraldığı miraslardan biridir. Bugün aynı mirası devam ettirmektedir. Kendisine karşı olan en diri kesimlere baskı ve imha politikalarını hat safhaya çıkarmış, gelişen-gelişebilecek mücadelenin önünü bu baskı ve imha yolu ile kapatmak istemektedir.

Devletin Alevileri kontrol etmek için uyguladığı temel politika, asimilasyon ve inkar olarak karşımıza çıkmaktadır. Alevileri asimile etmek için yüzyıllardır uğraşmakta, bundan vazgeçmemektedir. Dönem dönem yapılan çalıştaylar, açılımlar, “kendi Alevisi”ni yaratmaya yönelik yaptığı yeni denemelerdir. Diğer yandan zorunlu din dersleri, Alevilerin yaşadığı bölgelere cami yapımı, cemaatler eliyle Alevi çocuklarının asimile edilmeye çalışılması rutin olarak devam etmektedir. Alevilerin haklarının verilmemesi, ibadetlerinin engellenmeye çalışılması vb. her türlü ayrımcılık sürmektedir.

Diğer yandan Aleviler geçmiş unutturulmak istenerek egemenlere yedeklenmek istenmektedir. Bu durum günümüzde CHP de somut bulmaktadır. Yıllarca sisteme yedeklenmek istenen Aleviler, bugün AKP karşıtlığı üzerinden CHP eliyle sisteme yedeklenmeye çalışılmaktadır. AKP iktidarının gerici uygulamaları, birçok kesim gibi Alevileri de etkilemektedir. Bu durumu fırsat bilen CHP, Alevileri laiklik üzerinden kendisine yani sisteme yedeklemeye çalışmaktadır. Bu noktada tehlikeli olan, bu durumun Alevilerin tarihi birikimlerini unutturmaya yönelik adımlarıdır. Bu tarihi birikim, iktidara yönelen onlarca isyanda oluşmuştur.

Bir nevi AKP üzerinden asıl mesele gizlenmeye çalışılmaktadır. Yıllarca Alevileri katleden Kemalistler bu hafızayı yok etmeye çalışmaktadır. Alevilerin sistem karşıtlığı, tek bir yöne indirgenerek sisteme empoze edilerek mücadele birikimleri yok edilmeye çalışılmaktadır. CHP, katliamlarla yapılmak istenen devlet politikalarını Alevilerin tarihini unutturarak devam ettirmek istemektedir. Ancak Aleviler Osmanlı’dan bugüne özgür ve eşitliğin mücadelesini vermeye, Pir Sultan Abdalların yolunda yürümeye devam edecektir!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu