EkolojiGüncel

EKOLOJİ | Türkiye, Avrupa’nın Çöp Deposu!

"Sıfır atık projesi, yeşil dönüşüm yalanları oluşan rant alanını gizlemeye yöneliktir. Sermaye oluşturduğu bu yeni alanlarla kendini ihya etmeye çalışmakta bunu en vahşi biçimde yapmaktadır. İktidar sahipleri nokta kanunlar ile bu durumu desteklemektedir."

Emperyalist-Kapitalist sistemin özü her şeyin sömürüsüne dayanmaktadır. Bu onun var oluş koşuludur. Sermaye dünyadaki her şeyi kâra dönüştürmek için durmadan çalışmaktadır. Türkiye’de sermaye temsilcileri de aynı yolu izlerken doğayı katletmekten geri durmamaktadırlar.

Yaşanan orman yangınlarına müdahalesizlik, ormanların rant uğruna yakılması, siyanürün doğayı zehirlemesi, her yerin betona dönüştürülmesi gibi örnekler bu gerçekliği yeterince açıklamaktadır.

AKP iktidara geldiğinden bugüne hem eski denilecek sermayeyi ihya etti hem de kendi sermayesini yaratmak için var gücü ile çalıştı. Bu sermaye yaratması boş bulunan her alanda kendini göstermektedir. Son günlerde AKP ile özdeşleşen sermaye gruplarının çokça gündem olması ve onların bitmek tükenmek bilmeyen hırsları çoğu kesimi rahatsız etmektedir. Bu rahatsızlık her şeyin uluorta gözümüzün önünde yaşanmasından kaynaklanmaktadır.

AKP ve temsil ettiği kliğin yarattığı en somut durum sermayenin vahşiliğinin hiçbir perde olmadan ortada gözükmesidir. Sürekli bunun çarpıcı örneklerini yaşamaktayız. Siyanürün herkesin gözü önünde toprağa, havaya, suya karışması, hiçbir ülkenin sökümünü kabul etmediği asbestli geminin Türkiye tarafından kabul edilmesi, yanan ormanlara daha külü kurumadan yapılacak oteller, bunlar gibi birçok örnek sıralayabiliriz. Bu durum aynı zamanda sermayenin özüne ilişkin gizlenen her şeyi açığa çıkarması bakımından işlevseldir. Yoksa Koç ile Cengiz arasında hiçbir fark yoktur.

Diğer bir yandan emperyalistler kendilerine yük olan her şeyi sömürge ve yarı sömürge olanlara göndermekten çekinmezler. Kendilerine yarar sağlamayan veya daha düşük maliyetlere katlanacakları tüm işleri bu sömürge ve yarı sömürgeye yaptırırlar. Bunun en çarpıcı örneklerinden birini son yıllarda yaşamaktayız. Adana’da yol kenarlarında, tarım arazilerinde, İzmir’de de bir evin bahçesinde ortaya çıkan çöp yığınları yukarıda bahsettiğimiz emperyalistlerin ve Türkiye’deki taşeronlarının birlikteliğini göstermesi açısından örnek olarak gösterilebilir. Avrupa emperyalist ülkeleri geri dönüşüm adı altında geri dönüştürmedikleri ve geri dönüştürme maliyetleri yüksek olan atıkları Türkiye’ye göndermektedirler. Diğer bir taraftan rant açısından doymak bilmeyen iktidar sahipleri bu durumu kazanç olarak görüp, bu çöpleri kabul etmektedir.

Gazeteci Kit Chellel Londra’daki plastik çöp poşetinin içine GPS yerleştirdi. GPS ile izlenen poşet, iki ay içinde Londra’dan 3200 kilometre uzaklıktaki Adana’da bir sanayi bölgesinde ortaya çıktı. Londra’dan sonra Hollanda, Almanya ve Polonya’yı gezerek Türkiye’ye ulaşan poşet, Adana’daki bir depo önüne rastgele yığılan, çoğu yabancı ülkelere ait plastik poşetler arasındaydı.

Çukurova Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Prof. Sedat Gündoğdu, “Avrupa’da insanlar şunun farkına varmalı, özenerek ayırdığı plastik çöplerin büyük bir kısmının sonu geri dönüşüm merkezlerinde değil, doğada oluşan çöp dağlarında bitiyor” diyerek durumu açıklamaktadır.

2018 yılında Çin’in plastik atık çöp ithalatını yasaklamasının ardından Türkiye’nin çöp ithalatı artmaya başladı. 2017 yılının son ayında yani Çin yasağından hemen önce (Aralık 2016), Türkiye, çoğunluğu ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Belçika ve Hollanda’dan bir ayda toplam 3616 ton plastik çöp ithal etmişti. 2020 yılında ise yaklaşık 700 bin ton plastik çöp ithal edilmiştir. Türkiye 2020 yılında da Avrupa’dan en çok plastik atık alan ülke oldu. Türkiye Avrupa plastik atık ihracatının yüzde %28’ini karşıladı. Plastik atık ithalatı son 16 yılda (2004’ten bu yana) ise 196 kat arttı. Türkiye’ye 2020 yılında en çok plastik atık gönderen ilk beş ülke: İngiltere (209,642), Belçika (137,071), Almanya (136,083), Hollanda (49,496), Slovenya (24,884) Bu esnada Türkiye’nin kendi çöpü içerisindeki plastiği geri dönüşüme kazandırma oranı yerinde saymaktadır.

 

Geri dönüşüm yalanı!

Bu ithalat sürecinde özellikle ortadan kaldırılması ya da yeniden kazandırılması oldukça maliyetli olan çöpler Türkiye başta olmak üzere birçok ülkeye gönderilmektedir. Çöp ithalatının artması ile birlikte gelişi güzel etrafa saçılan veya yakılan çöpler gün geçtikçe artarak tarımsal alanlar başta olmak üzere birçok alanı kirletmektedir. 6 Haziran 2016 tarihinde geçen kanunla araba lastiği, belediye çöpleri biyokütle sayıldı.

Kanunun geçişinden sonra lastik yakarak elektrik elde eden tesisler lisans başvurusu yapmaya başladı ve bu tesis sayıları hızla arttı. Kanunun devamında poşetleri 25 kuruş yapan düzenleme doğa koruyuculuğu adı altında getirildi. Poşetlerin ücretli yapılmasından önce komisyon görüşmelerinde Bakanlık adına konuşan yetkilinin yılda Türkiye de 450 milyon adet poşet kullanıldığı bilgisini vermesi ve poşetlerin buradan bakılarak ücretli olması, oluşan/oluşturulan rant alanını bizlere göstermektedir.

Sonra Elektrik Piyasası Kanunu (EPK), Türkiye Çevre Ajansı (TÇA) kurulması ile ilgili kanun ile beraber TBMM gündemine geldi. EPK araba lastiği ve kent çöpünü yakmayı ve bunu da biyokütle saymayı tekrar gündeme getirdi. TÇA eli ile bu çöplerin kontrolünün Emine Erdoğan’a bağlı bir yapıya aktarılmasının alt yapısını sağlandı. Bu iki kanun kârlı olan çöpleri TÇA’nın yetki alanına, kârsız olanları ise yakma kazanlarına gönderiyordu.

Atık kâğıt işçilerine yapılan baskıları ve depolarına yapılan baskınları hatırlayabiliriz. Bu durum esas mevzusu çöpte oluşan rant ile ilgilidir. Avrupa ülkeleri kendilerine maliyetli olan ve depolayamadıkları çöpleri sonrasını denetlemeden Türkiye’ye gönderdiler. Avrupa ülkeleri Türkiye’ye yüz binlerce ton çöp gönderirken çöplerin geri dönüşümü hakkında Türkiye’nin elini serbest bırakmakta ve süreci denetlemektedirler. Bu durum oluşan kaçak çöp yığınlarına neden olmaktadır.

İktidar getirdiği düzenlemeler ile çöpleri nakit’e çevirmek için altyapı hazırladı. Çokça pazarlanmaya çalışılan sıfır atık projesi gibi bu nakite çevirme durumunu gizlemeye çalıştı. Bu düzenlemeleri adım adım yavaş yavaş yaptı. 2016’da ucuz çöplerin yakılmasının önündeki engelleri kaldırdı, 2018’de poşeti paralı yaparak depozito sistemini ortadan kaldırdı. 2020’de ise çöp-lastik yakma ve pahalı çöpleri kendi şirketlerine aktarmanın önünü açtı. Bu alanda denetlenmenin zorlaştırılması ile birlikte tek bir yere bağlı onlarca küçük şirketle tekelleşmenin önü açıldı.

Sıfır atık projesi, yeşil dönüşüm yalanları oluşan rant alanını gizlemeye yöneliktir. Sermaye oluşturduğu bu yeni alanlarla kendini ihya etmeye çalışmakta bunu en vahşi biçimde yapmaktadır. İktidar sahipleri nokta kanunlar ile bu durumu desteklemektedir.

Çöplerin gelişi gidişi durumu ile ilgili hiçbir veri iktidar tarafından verilmemektedir. Sadece şaşalı bir şekilde açılan başında Dünyanın en büyüğü yazan tesisler yanı başımızda açılmaya devam etmektedir. Doğaya verilen zararı gizlemek için oluşturulan konseptle birlikte doğa katledilmekte, geri dönüşüm adı altında geri döndürülemeyecek bir noktaya evrilmektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu