GüncelMakaleler

EMEK | “Yoksulsun Sen, Yoksul Kal!”

"Süreç yoksullukla beraber direnişlerin artacağı bir yöne doğru ilerlemektedir. Var olan, sermaye ve temsilcisi iktidar tarafından net olarak fark edilen potansiyel açığa çıkacaktır."

Türkiye halkının derin bir yoksullukla yaşamak zorunda bırakıldığı bir dönemden geçmekteyiz. Bu yoksulluk her geçen gün giderek artmaktadır.

Milyonlarca insan açlık sınırının altında ücrete mahkûm edilmiş durumdadır. A’dan Z’ye her şeye gelen zam, milyonların yaşamını krize sürüklemektedir. İnsanların en temel ihtiyaçları olan gıda, barınma, ulaşım ve sağlık alanlarına yapılan fahiş zam oranları bu ihtiyaçlara ulaşımın önüne geçmektedir.

2018 yılından itibaren girilen ve derinleşerek artan kriz, ilk olarak ezilenlerin yaşamını derinden sarsmıştır. Eriyen ücretler, işsizlik içinden çıkılamaz hale gelen bir döngü içinde ezilenlerin karşısına çıkmaktadır.

2022 yılına girerken şaaşalı bir gösteri ile açıklanan asgari ücret daha ilk aydan erimiş, alım gücü önceki yıllarda verilen asgari ücretlerin altına düşmüştür. Resmi açıklamalarda yüzde yetmişleri aşan enflasyon karşısında asgari ücretle çalışanlar, ücretlerinin bir anlam ifade etmediğini net bir şekilde görmüşlerdir. Artan hoşnutsuzluk, yüksek sesle dile getirilen itirazlar, sermaye ve onun temsilcisi iktidarı rahatsız etmeye başlamış, bu durum asgari ücrete ara zam tartışmalarını beraberinde getirmiştir.

Bu tartışmaların akabinde asgari ücrete ara zam açıklandı. R.T.Erdoğan’ın 1 Temmuz Perşembe günü açıkladığı ara zam ile asgari ücret 5.500 TL oldu. Asgari ücrete yapılan % 29.3’lük zam devletin resmi kurumu TÜİK’in açıkladığı gerçek olmayan enflasyonun altında kaldı.

TÜİK’in açıkladığı yıllık enflasyon mayıs ayında yüzde 74’e dayanırken 5 aylık enflasyonun ise yüzde 36 olduğu bir dönemde, asgari ücrete yapılan zam resmi rakamların bile çok altında kalmaktadır. Aynı zamanda asgari ücret tespit komisyonunda işçileri temsil eden Türk-İş’in açıkladığı Haziran araştırmasına göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 6 bin 391 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 20 bin 818 TL, gıda enflasyonundaki artış aylık yüzde 6.2, son 12 aylık artış da yüzde 117.3. Bu araştırmaya göre asgari ücretli, açlık sınırının altında bir ücrete mahkûm edilmiştir.

Milyonlarca çalışanı ilgilendiren asgari ücret tek taraflı olarak kararlaştırılmış, bu kararlaştırma iktidarın bir şovuna dönüştürülmek istenmiştir. Bu şova göstermelik olan asgari ücret tespit komisyonun tüm tarafları dâhil olmuştur.

Kurulan masada her konuşanın başta Cumhurbaşkanına iltifatla başlaması esas derdin ne olduğunun göstermesi açısından tüm çıplaklığı ile karşımızdadır. Milyonların yaşam koşullarını ilgilendiren bir ücretin açıklanmasında o milyonların adının geçmemesi kurulan masadan hangi sonucun çıktığını net olarak göstermektedir. Birbirlerine teşekkür edenlerin aynı tarafta olduğu bir masadan başka sonucun çıkması zaten beklenemezdi.

Milyonları ilgilendiren asgari ücretin bir kişinin iki dudağı arasındaki şova dönüştürülmesi asgari ücretin tek taraflı alınışının göstergesidir. Öyleki R.T.Erdoğan % 25 olarak açıkladığı zammı uyarı ile yanlış söylediğini belirterek % 30 şeklinde düzeltmesi, insanların yaşamları ile ilgili bir açıklamanın onlar tarafından sadece rakam olduğunu göstermektedir.

Buradan başka bir noktaya dikkat çekmemiz gerekmektedir. Tüm örgütsüz ve dağınık gücüne rağmen asgari ücrete ara zam gelmesinin esas nedeni var olan işçi ve emekçilerin itiraz sesinin yükselmesi ve bu itirazların yarattığı potansiyelin sermaye tarafından fark edilmesi oluşturmaktadır.

Yapılan açlık sınırının altında kalan asgari ücret zammının yine işçi ve emekçilerin mücadelesi ve mücadele potansiyelinin bir sonucu olarak görmemiz gerekmektedir. Alınan karar her ne kadar tek taraflı alınmış olsa da bu gerçeklik karşımızda durmaktadır.

Elimiz gırtlağınızda!

Erdoğan: Mutabık mıyız?

Akkol (TİSK Başkanı): Mutabıkız!

Erdoğan: Mutabık mıyız?

Atalay (Türk-İş Başkanı): Hayırlı olsun

Erdoğan: Gırtlağımızı sıkmasınlar?

Atalay: Olur mu efendim öyle bir şey!!!

Taraf olanlar arasındaki bu konuşma çarpıcıdır. Var olan durumu hiçbir şey bu berraklıkla ortaya koyamazdı. R.T.Erdoğan asgari ücrete zam oranını açıklamasının hemen ardından yaşanan diyalog işçi ve emekçilerin karşısındaki birlikteliği gözler önüne sermektedir.

R.T.Erdoğan açıkladığı rakamın neye tekabül ettiğini ya da hiçbir şeye tekabül etmediğini net olarak bilmektedir. Bu nedenle kaygılandığı tarafın temsilcisine “gırtlağımızı sıkmasınlar?” diye sormuş, ondan aldığı cevapla kendini rahatlatmak istemiştir. Peki, nedir bu kaygı? Bu kaygı açlığa mahkûm edilen milyonların kavgaya icap etme kaygısıdır.

Gırtlağı sıkacak olanlar açlığa mahkûm edilenlerdir. Açlığa mahkûm edilenlerin “temsilcisi”, “olur mu efendim öyle bir şey”, siz rahat olun demektedir. Kendi belirlediği açlık sınırının altında mutabık olan artık sarılığı bile kalmamış, yönetim anlamında tamamen sermayenin hizmetinde olan bir sendikanın teşhiri ancak bu kadar net yapılabilirdi.

Diğer bir yandan “gırtlağımızı sıkmasınlar” söylemi R.T.Erdoğan’ın yani sermayenin uykularını kaçıranın ne olduğu bizlere göstermektedir. İktidar emeğin örgütsüz ve dağınıklığında faydalanıp asgari ücret gibi belirlemeleri tek taraflı yapabilmektedir. Ama bunu yaparken bile bu dağınık ve örgütsüz olan emeğin her an birleşip ellerini gırtlaklarına basmasından korkmaktadır.

Krizin faturası halka!

Derinden yaşanan ekonomik krizi iktidar bildik bir yöntemle halka yüklemektedir. İşçi ve emekçilerin gelirleri düşerken, krizin tüm faturalarını ödemek zorunda bırakılmaktadırlar. Diğer bir yandan krizin esas yaratıcısı sermaye kendini ihya etmektedir. Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunun (İSO 500) kârı, 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 137 arttı ancak işçilere ödenen ücrette artış yüzde 33’te kaldı. İşçi başı ortalama ücret ise sadece yüzde 26 yükseldi. Ödenen maaş ve ücretlerin net katma değerdeki payı da son iki yılda yüzde 52’den yüzde 32’ye geriledi. Bankacılık sektörünün net kârı mayıs sonu itibarıyla 132.1 milyar TL’ye yükseldi. Bankalar geçen yılın aynı dönemine göre kârlarını 5’e katladı.

İktidar çok daha önceden belirlediği krizden çıkış stratejisini harfiyen uygulamaya devam etmektedir. Bu strateji işçi ve emekçilere her alanda topyekûn saldırı olarak vücut bulmaktadır. Yaratmak istediği ucuz emek cennetine adım adım ilerlemektedir.

Asgari ücrete gelen zam bunun göstergelerinden biridir. Bu saldırıları yaparken kaygısı da her defasında dışa vurmaktadır. İktidarın “ben her şeye muktedirim” görünüşünün, gırtlağa basacak olanların örgütlü birlikteliğinde, ne kadar zayıf olduğu ortaya çıkacaktır. Bu durumu en fazla iktidar bilmekte bu nedenle tüm önlemlerini buna göre almaktadır.

Şovla açıklanan asgari ücretin gösterişi 24 saat bile sürmemiştir. Süreç yoksullukla beraber direnişlerin artacağı bir yöne doğru ilerlemektedir. Var olan, sermaye ve temsilcisi iktidar tarafından net olarak fark edilen potansiyel açığa çıkacaktır. Önümüzdeki dönem açlığa yoksulluğa karşı mücadelenin artacağı bir dönem olacaktır. Bu dönemde bu mücadelelerin birleşme zeminini ortaya çıkarmak ve birleşik mücadeleyi örgütlemek gidişatı belirleyecektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu