Güncel

GÜNCEL | Belarus-Polonya Sınırında Mülteci Dramı

"Ortadoğu’da gerçekleştirilen vekalet savaşları beraberinde insanların savaşlardan kaçarak daha iyi bir yaşam kurmak amacıyla göç yollarına düşmelerini getirmektedir."

Belarus üzerinden Polonya’ya oradan da Avrupa’nın diğer ülkelerine gitmek için yola çıkan mülteciler, Polonya devleti tarafından sınırdan içeriye yani Polonya’ya sokulmuyor/girmeleri engelleniyor. Polonya devleti, girişleri engellemek amacıyla sınırlarına tel örgülerle duvar örmüş, bununla da yetinmeyen 12 bin askerini nöbete dikmiş durumda.

Buradan yani Polonya sınırından Avrupa’ya geçme umudunu yitiren mülteciler, Litvanya ve Letonya sınırlarına gidiyorlar. Ancak bu ülkeler de sınırlarını kapatmış durumdalar.

Yaklaşık iki aydır aralarında Irak Kürtlerinin çoğunlukta olduğu binlerce göçmen, Avrupa ülkelerine geçmek için Belarus sınırında bekliyor. Polonya’dan Avrupa’ya geçmek isteyen mülteciler havaların soğumasıyla açlık ve soğuktan kaynaklı, çeşitli hastalıklar nedeniyle yaşamlarını yitirmeye başladılar.

Belarus polisi de göçmenlere baskı ve şiddet uyguluyor. Diğer yandan Polonya kolluk kuvvetleri -askerler-, sınır kapısı yanındaki bariyerleri aşmaya çalışan mültecilere tazyikli su, biber gazı ve ses bombalarıyla saldırıyor.

Belarus’a yönelik yaptırımlarıyla yaşanan gerilimde AB’nin ikiyüzlü mülteci politikası ve Belarus devlet yetkililerinin mültecileri koz olarak kullanması sonucunda insani bir kriz yaşanmakta. Irak, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Suriyeli vatandaşlar Belarus makamlarından aldıkları turist vizesiyle İstanbul ve Dubai’den tarifeli uçaklarla Minsk’e seyahat ediyorlar, buradan da Avrupa ülkeleri sınırlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Kasım ayının başından beri yükselen kriz, 12’den fazla mültecinin –basında çıkan haberlere göre– yaşamına mal olmuş durumda. Açlık ve soğuğa rağmen mültecilerin Avrupa topraklarına gitmek için bekleyişleri sürüyor.

Polonya-Belarus sınırında yaşananlar, Şubat-Mart 2020’de Türkiye-Yunanistan sınırında yaşananlardan farklı değil. TC devleti, Suriye ve Iraklıların çoğunlukta olduğu sığınmacıları otobüslerle Edirne’nin Meriç nehri kıyısına kadar getirip Yunanistan’a oradan da diğer AB ülkelerine ulaşabilmeleri için sınırları açtığını ilan etmişti. Yunanistan hükümeti de AB ülkelerinin talimatlarıyla sınırlarına tel örgüler çekmiş, binlerce asker yığmıştı. Sınırı geçmek isteyen sığınmacılara gaz bombaları, plastik mermilerle saldırmıştı.

Meriç nehrini geçmeyi başaranları da şiddet uygulayarak geri Türkiye’ye göndermişti. Aynı senaryo bugün Polonya-Belarus sınırında sahneleniyor. İki ateş arasında kalan mültecilerin yaşamları üzerinden mesajlar veriliyor, pazarlıklar yapılıyor.

Belarus-Polonya sınırındaki göçmenlerin soğuk hava altındaki bekleyişi sürerken iki kişinin hastanelik olduğu basında yer aldı. Belarus sağlık bakanlığından yapılan açıklamada ”son 24 saatte Belarus-Polonya sınırında ambulans hekimlerine 9 kişinin başvurduğu, bunlardan 2’sinin hastaneye kaldırıldığı” ifadeleri kullanıldı.

Uluslararası Af Örgütü’nün yaptığı bir açıklamaya göre de ”Polonya sınır muhafızları göçmenleri şiddet kullanarak geri itiyor. Belarus sınır görevlileri de sınır bölgesinden ayrılıp Belarus’a dönmek isteyen göçmenlere izin vermiyor. Sığınmacılar iki ülkenin ortasında korkunç şartlar altında bekliyor” ifadeleri yer alıyor. Aynı açıklamada ”şu an sınırlarda olanlara dair kesin bir bilgi edinmek çok zor. Zira Polonya, Letonya ve Litvanya, Belarus ile sınırlarında Olağanüstü Hal (OHAL) ilan etti ve sivil toplum kuruluşlarının ve gazetecilerin sınır bölgelerine girmesine izin vermiyor. Bu durum hem insani yardımların hem de durumu belgelemenin zorlaşması anlamına geliyor. Sınır bölgelerinde yaşayan insanlar yaşamlarını riske atarak çeşitli insani yardımlar ulaştırmaya çalışıyorlar” deniliyor. Bu açıklamadan da anlaşıldığı üzere Polonya-Belarus sınırında tam anlamıyla bir insani kriz yaşanıyor.

Yine Polonya sınırındaki göçmen kriziyle ilgili olarak Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) bölgeye bir heyet olarak çözüm için öneri sunmak ve bölgedeki durumu gözlemlemek için bölgeye ulaşarak incelemelerde bulundular.

KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus “Bölgede 5-6 bin arasında göçmen bulunuyor, bunların 3-4 bini Irak Kürdistan’ından gençler, çoğunluğu gençler, kadınlar ve çocuklar. Geliş sebepleri siyasi ve ekonomik; işsizlik ve çaresizlikten kaynaklanan bir durum. IKBY’den bir gelecek görmedikleri için çıkıp başka yerlere yerleşmek istiyorlar. Şimdiye kadar 12 kişinin yaşamını yitirdiği bilgisi var” dedi. Ve devamla ”Bu mülteciler Türkiye ve Bağdat üzerinden uçaklarla geliyorlar. Bu konuda TC devleti ile Belarus devleti rol oynuyor. Belarus yönetimi aynı TC cumhurbaşkanı RTE gibi AB’ye baskı yapmak için mültecileri kullanıyor” ifadelerini kullandı.

  1. Karamus aynı zamanda ”çareyi ülkeyi terk edip kaçmakta bulmayın, Kürdistan’ı boşaltmayın, ülkenize dönün” çağrısı da yaptı.

Uluslararası mültecilerle dayanışma kurumlarının yaptığı açıklamalara göre onlarca mülteci açlıktan, soğuktan ve hastalıktan hayatını kaybetmiş durumda. Eğer bu duruma bir çözüm bulunmazsa yüzlerce mültecinin daha yaşamını kaybetmekle karşı karşıya olduğu anlaşılmaktadır.

 

Mülteciler koz olarak kullanılıyor!

Polonya sınırını geçmeye çalışan mültecilerin durumuna yönelik çözüm arayışları nedeniyle Almanya Başbakanı A. Merkel önceki gün Belarus Devlet Başkanı A. Lukaşenko’yla telefonda bir görüşme yaptı. Yine Fransa Cumhurbaşkanı E. Macron ise Rusya devlet başkanı V. Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Sınırdaki göçmenlere insani yardımın gerekliliği üzerinde konuşulduğu bilgisi basına sızdı.

Almanya başbakanı A. Merkel, 9 Ağustos 2020’de yapılan seçimlerde Belarus Cumhurbaşkanlığına seçilen A. Lukaşenko’yla hiç görüşmemişti. AB, Belarus’ta seçime hile karıştırıldığı gerekçesiyle seçim sonucunu tanımadığını açıklamıştı. AB, ayrıca Belarus’ta muhalefete baskı yapıldığını belirterek bu ülkeye yaptırım uyguluyor. Bu yaptırımlar nedeniyle Belarus Cumhurbaşkanı da aynı TC Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan gibi, Irak Kürdistanı ve Suriye’den uçaklarla getirdiği Kürt mültecileri kullanarak AB’ye baskı yapmak istiyor.

TC faşist devleti de hem AB’ye baskı yapmak, böylece daha fazla Euro almak hem de Kürdistan’ı Kürtsüzleştirmek istiyor. Afrin ve Serekaniye’de yaptığı gibi demografisini değiştirmek istiyor. Irak Kürdistanı’nda da aynı şeyi yapıyor. Göç ettirilenlerin yerine boşalan bölgelere cihatçı çeteleri aileleriyle birlikte yerleştirmek ve böylece bu toprakları da ilhak etmeyi amaçlıyor. Belarus yönetimiyle birlikte Polonya sınırına Kürt göçmenlerin taşınması TC’nin de amaçlarına da hizmet etmektedir.

Mülteci göçleri genelde illegal yollardan gerçekleşmekte bundan dolayı da bu yollarda binlerce insan yaşamını yitirmekte. Ülkesindeki savaştan, açlık ve yoksulluktan dolayı daha iyi bir yaşam için insanlar -özellikle de gençler- ülkelerini terk ederek kaçak yollarla AB ülkelerine ulaşmaya çalışıyorlar. Karayollarından kaçak olarak gitmeyi seçenlerin birçoğunun yollarda açlık ve soğuktan yaşamlarını yitirdiğini basından öğreniyoruz.

Yine deniz yollarıyla AB ülkelerine ulaşmak için Akdeniz’den son yıllarda alabora olan göçmen tekneleri yüzünden Akdeniz göçmen mezarlığına dönüştü. Binlerce Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı, Libyalı ve Afrika ülkelerinden insanlar Akdeniz’in sularına gömülen göçmen teknelerinde, botlarında yaşamlarını yitirdiler. Akdeniz’de 2014’ten 2021 yılına kadar yaklaşık 23 bin göçmen boğularak yaşamını yitirdi.

Akdeniz’de göçmenlerin boğulmasını önlemek ve onları kurtarmak için çalışma yürüten gemi kaptanlarının mürettebatlarıyla birlikte tutuklanması da AB ülke yönetimlerinin mültecilerin AB ülkelerine ulaşmasının engellenmesi için yaptıkları eylemlerden/işlerden sadece biridir diyebiliriz.

AB ülkelerine ulaşabilen göçmenler de ucuz işgücü olarak çalıştırılmaktadırlar, hem de yerli işçilere göre düşük ücretle ve kötü koşullarda. Aynı zamanda göç yollarındaki ülkelerde kısa bir süre de olsa kalmak zorunda kalan göçmenler -özellikle Türkiye ve Yunanistan’da- kölece çalıştırılma, kötü muamele gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu ülkeler bir taraftan mültecilere yönelik çeşitli hak ihlalleri yaparlarken AB’den de yaptıkları göçmen bekçiliği için epey yüklü miktarda paralar almaktadırlar. TC cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan bu konuda en önde koşmaktadır.

Mülteci sorunu yaratanlar emperyalistlerdir. Örneğin AB emperyalistleri Ortadoğu’da olduğu için insanlar göç yollarına düşmektedirler. Ortadoğu’da gerçekleştirilen vekalet savaşları beraberinde insanların savaşlardan kaçarak daha iyi bir yaşam kurmak amacıyla göç yollarına düşmelerini getirmektedir. Ancak aynı emperyalistler kendi ülkelerine mültecilerin gelmesini istememektedirler. Müthiş ikiyüzlü bir politika izlemektedirler. Başka bir ülkeye iltica etmek en doğal insan haklarından biridir.

Ne var ki emperyalistler kendi yarattıkları sorunla yüzleşme bir yana sorunu daha da katmerleştirmektedirler. Emperyalist kapitalist sistem var olduğu müddetçe mültecilik var olmaya devam edecektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu