GüncelMakaleler

GÜNCEL | Uluslararası Kapitalizm, Girdaptan Bir Türlü Çıkamıyor!  

"Uluslararası tekelci burjuvazinin durumu bu denli agresif olduğu için faşizan uygulamalar, yasalar ve askeri darbe tehditleri gündeme getirilmektedir"

Uluslararası kapitalizm öyle bir döneme girmiştir ki; ekonomik, siyasi ve sosyal alanda gereken istikrar ve güven bir türlü sağlanamıyor. Girdiği kısır döngüden bir türlü çıkamıyor. Sistemin ürettiği sorun ve çelişkilerin -düzen içi de olsa- üstesinden bir türlü gelemiyor. Gelemediği gibi, sorun ve çelişkiler yumağı gittikçe büyüyor.  Bunun sonucu uluslararası sistem ezilen, baskı ve tahakküm altında tutulan insanlığı tehdit eden bir döneme sürüklüyor.

Öyle ki, kapitalizmin yarattığı ekonomik sorunlar, sistemi tahrip eden gelişmeler, sınıfsal çelişkiler, siyasi yaptırımlar geliştikçe ve derinleştikçe beraberinde dünya ekolojik sorunların da çığrından çıktığı bir durum içine girmiştir. Bunun sonucu oluşan doğa, iklim ve ekolojik sorunlar günümüz mertebesinde had safhaya tırmanmıştır. Kapitalizmin kâr hırsı sonucu gözü dönen uluslararası burjuvazi, doğanın ve ekolojik yapının korunmasını gündem etmemiştir. Bunun sonucu ekolojik yapı iyice tahrip olmuştur. Mevcut sorunların üstesinden gelinmediği gibi oluşan sorunlar had safhaya tırmanmıştır.

Ayrıca kapitalizm tarafından doğanın tahrip edildiği, iklimin bozulduğu, çevre etkileşiminin giderek olumsuzlaştığı mevcut ekolojik yapı içinde, ardarda virüsler türemiş ve dünya çapında toplumlar içinde yayılmıştır. Nitekim koronavirüs ailesinden daha önce oluşan MERS, SARS, Ebola, Kuş Gribi, Domuz Gribi gibi virüs türleri, şiddetli görülen solunum hastalıklarına ve ölümlere sebep olmuştur. Ayrıca günümüzde Covid-19 pandemisi ve Omicron varyantı ortaya çıkmış ve dünya çapında hızla yayılmıştır-yayılmaktadır.

Ayrıca bu virüsler, “dijital kapitalizm”e denilebilecek günümüzde toplum üzerinde korku, kaos ve baskı unsuru olarak kullanılmaktadır. Böylece dünya çapında toplumlar etkisiz hale getirilerek tasarlanan uygulamalar faşizan politikalarla hayata geçirilmek isteniyor. Kapitalizmin politikaları koronavirüs korkusuyla toplum üzerinde yeniden dizayn edilmeye çalışılıyor.

Amaç kitleleri pandemiden korumaktan ziyade baskı ve yaptırım altına almaktır. Ancak mevcut durum buna müsait midir?! Bunu önümüzdeki dönemler daha net göreceğiz. Ancak görülen bir gerçek var: Dumura uğramış kapitalizmin içinde bulunduğu sarmal durum, onlar açısından hiç de kolay değildir. Kapitalizmin teknolojisi iyice gelişmiştir ama mülkiyet biçiminin korunması çelişkiyi had safhaya vardırmıştır. Bundan dolayı sistemin yarattığı virüsler, tıbbi maskelerle faşizmi andıran baskılarda gerekçe olarak gösteriliyor… Ama ezen ve ezilenler arasındaki çelişkiler yumağını daha derinleştirecektir ve pratiğe yansıması engellenemeyecektir…

 

Kapitalizmin Ekonomik ve Ekolojik Çöküşü

Kapitalizmin tarihi, burjuvazi ile proletarya ve ezilen emekçi sınıflar arasındaki sınıf mücadeleleri tarihidir. Günümüze değin bu mücadele varlığını devam ettirmiştir. Ancak mevcut koşullarda uluslararası kapitalizmin jeo-politik durumu sistemin bağrındaki çelişkileri ve sorunları had safhaya vardırmıştır. Teknolojinin gelişimi, kapitalizmin üretim tarzındaki çelişkileri keskin bir hatta tırmandırmıştır.

Öyle ki, oluşan aşırı üretim (reel kriz) ve aşırı birikim (mali kriz) bir türlü atlatılamamış, uç boyutlara varmıştır. Bunun sonucu sömürü ve işsizlik artmış, sorunların bedeli emekçi kesimlere çıkartılmış, sosyal haklar geri alınmış, alım gücü giderek düşmüş, reel ücretler erimiş, enflasyon artmaya başlamış, ırkçılık giderek tırmanmış, anti-demokratik yasa ve uygulamalara hız verilmiş, giderek faşist partilerin önü açılmaya başlanmıştır.

Tüm bu gelişmeler artık sistemin girdiği depresyon içinden bir türlü çıkamamasının sonucudur. Gelişen teknoloji salt kâr hırsıyla kullanılmış, sınıfsal ve sosyal çelişkileri daha uç boyutlara tırmandırmıştır. Mevcut teknoloji toplumun çıkarları doğrultusunda kullanılmamış, burjuvazinin güdümünde, onların çıkarları için kullanılmıştır. Ancak bu durum sömürüyü, işsizliği ve diğer sorunları artırdığı gibi, doğa ve iklim tahribatını da tırmandırmıştır. Bununla beraber, kapitalizmin yapısı doğayı da tahrip etmiştir.

Teknolojik olarak gelişen üretim araçları, kapitalizmin mülkiyetinde ve kullanımında olduğu için, iklim ve ekolojik durum giderek bozulmuştur. Doğal düzen düşünülmeden kapitalist emellerle alınan karar ve uygulamalar ve tarım alanlarında rant amaçlı deforme edilmesi ekolojik dengeyi iyice bozmuştur. Uluslararası kapitalizmin neden olduğu ekolojik kriz günümüzde had safhaya çıkmıştır.

Kullanılan kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıtların tüketimi arttıkça karbondioksit ve sera gazı üretimi de giderek artmıştır. Ayrıca tarımda kullanılan suni hormonlar, devletlerin savaşlarda kullandıkları silahlar ve nükleer tatbikatlar da doğayı kirletmiştir. Atmosferde oluşan sera gazı giderek güneş ışınlarını süzen ozon tabakasını zorlamış, inceltmiş ve delikler açmıştır.

Böylece dünya bir taraftan fosil yakıtlarla kirlenirken beraberinde daha çok ısınma ve buzullarda erime başlamış, yağışlar artmış ve sellere dönüşmüş, orman yangınlarında artış başgöstermiş, deniz seviyesi alçalmış, nükleer ve endüstriyel kirlilik, iklim değişikliği, ormanların yok olması, tarım alanlarındaki verimsizlik, insanların soluduğu havanın kirlenmesi vb. tahribatlar sonucu, iklim sarsılmış ve ekolojik kriz başgöstermiştir. Tüm bunlar beraberinde hastalıkları, açlığı ve yoksulluğu iyice artırmıştır.

Kısacası ekonomik, mali ve siyasi çöküşle birlikte ekolojik çöküş almış başını gidiyor. Çarçur olan ekolojik kriz doğanın ve iklimin tahrip olmasını beraberinde getirmiştir. Bunun sonucu uluslararası emperyalist sistemin tahribatı sonucu oluşan bu krizin vardığı boyut sonucu, 2000’lerin başlarından beri mutasyonlar ve koronavirüs türleri oluşmaya başlamıştır. SARS, MERS, Ebola, Kuş Gribi vb. virüs türleri akabinde, günümüzde COVID-19 ve Omicron varyantı ortaya çıkmış ve hızla yayılmıştır. Ve bu virüsler diğer virüslere kıyasla daha yaygın ve daha agresif bir hal aldığı gibi, uluslararası sistemin sorunu olmuştur.

 

Yaratılan Korku ve Kaos Atmosferi…

Ama diğer taraftan, devletler bu virüsler üzerinden, toplum üzerinde baskı, korku ve kaos atmosferi yaratarak, halkları pasifize etmek istiyorlar. Bunun için belli aralıklarla evden çıkmamak, bir araya gelmemek, belli yerlere gidiş-gelişlere yasak ve sınırlama getiriyorlar. Böylece kitleler birbirlerinden kopuk ve birbirlerinden tecrit edilerek ve sosyal ilişkilerden men edilerek edilgen bir hatta yer almaya zorlanıyor.

Toplum üzerinde adeta sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan ediyorlar. Bunun için de zoraki bürokratik yaptırımlar uyguluyorlar. Salgına önlem adı altında kitleler üzerinde baskı, yaptırım ve tecrit politikası uyguluyorlar. Bu faşizan baskı ve yaptırımları, yarattıkları korku ve kaos atmosferiyle yerine getirmeye çalışıyorlar. Böylece kapitalizmin giderek gelişen sorunlarına karşı kitlelerin tepkisini frenlemek ve kontrol altına almak için koronavirüsü fırsat olarak kullanmaktalar.

Ancak bu durum kapitalizmin çelişkilerini ve sorunlarını daha katmerli boyutlara tırmandıracaktır. Kapitalizmin yasaları daha işlevsiz hal aldığında sınıf mücadelesi daha keskin bir güzergah içine girecektir.

Uluslararası tekelci burjuvazinin durumu bu denli agresif olduğu için faşizan uygulamalar, yasalar ve askeri darbe tehditleri gündeme getirilmektedir. Ancak diyalektiğin yasası gereği, emekçi sınıflar da bu baskı ve yaptırımlara karşı daha radikal alanlarda mücadele içinde yerlerini alacaklardır. Ve giderek nesnel koşulların dayattığı örgütlenmeyi de daha sağlam mevzilerde oluşturacaklardır. Tarih ileriye gidiyor…

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu