GüncelMakaleler

ANALİZ | 14 Mayıs Seçimlerinden Geriye Kalanlar

14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde halk kitlelerine umut olarak sunulan sandığın ve seçimin kurtuluş olmadığı bir kez daha açığa çıkmıştır.

14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi, burjuva muhalefet açısından beklenmedik bir aritmetikle sonuçlandı. AKP bir önceki seçimlere göre oy kaybetmekle birlikte, birinci parti olmayı sürdürdü. Cumhurbaşkanlığı seçimleri 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimlere kaldı. İkinci tur seçimlerinde çok büyük ve farklı gelişmeler olmazsa R.T.Erdoğan’ın kazanacağı öngörülebilir.

Son bir yıldır daha da büyüyen ekonomik kriz, diğer yandan 21 yıldır her geçen gün dozajı artan baskı ve hak gasplarının dorukta olduğu bir seçim yaşandı. Seçim çalışmasıyla birlikte “AKP devrinin kapanacağı” yorumları oldukça revaçtaydı. Özellikle anket şirketleri aracılığıyla yapılan değerlendirmeler, R.T.Erdoğan’ın kaybedeceği yönlüydü. Ekonomik kriz ve hak gasplarının giderek artması ile bu durumun anlaşılır bir yönü olmakla birlikte sonucun propaganda edildiği gibi çıkmaması farklı değerlendirmeleri de birlikte getirmiştir.

AKP, 21 yıllık iktidarında bir hükümet olmanın ötesine geçerek iktidar partisi oldu. Tıpkı 1923 yılında kuruluşunu ilan eden TC’nin tek partisi CHP’nin 1946 yılına kadar bir iktidar partisi olması gibi, AKP de 2002 tarihinde hükümete geldiğinde arka arkaya kazandığı seçimlerle bir iktidar partisi oldu. Bir partinin hükümet ya da iktidar partisi olması arasındaki farkı şöyle izah edebiliriz; Hükümetler iş başına geldiklerinde yasama, yürütme ve yargıda köklü bir değişiklik yapmada yetersiz kalabilirler.

İktidar partileri ya tek parti olmalarından ya da arka arkaya seçimleri kazanarak süreç içinde bir iktidar partisine dönüşürler. Tüm otoriter, gerici ve faşist yönetimlerde bu durum değişmez. AKP de 2002 yılında iş başına geldiğinde yasama, yürütme ve yargıda her istediğini yapamadı. Ancak bu durum arka arkaya seçimleri kazandığında değişti. Yasama çoğunluğunu elinde bulundurduğu için çıkardığı her kanun yürütme ve yargıda karşılığını buldu. Yargının ele geçirilmesi, Anayasa Mahkemesi’nde çoğunluğu elinde bulundurması rahat hareket etmesinde büyük olanaklar sundu.

AKP sadece yasama, yürütme ve yargıdaki üstünlüklerini kullanmakla kalmadı, 2010 yılında Anayasada istediği değişiklikleri yapılan referandumla kazanması, ardından Cumhurbaşkanlığı Başkanlık sistemindeki değişikliğin referandumla kazanılması AKP’nin güçlenmesindeki önemli gelişmeler olarak okunmalıdır.

Ayrıca 21 yıllık iktidarı döneminde basın ve yayında da kendi tekelini kurdu. Hiçbir muhalif gazete ve televizyona hayat hakkı tanımadı. Seçim olsun ya da olmasın, havuz medya yirmi dört saat AKP’nin propagandasını yaptı/yapıyor. 14 Mayıs 2023 seçim çalışması döneminde havuz medyasının AKP’ye kazandırmada ne kadar etkili olduğu bir kez daha görüldü.

AKP, 14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine bu avantajlarla girdi. Sadece bununla kalmadı; birikmiş birçok sorunu seçim arifesine bırakarak bu sorunları kendince ”çözmüş” ve seçmene kendisini ”çözümün adresi” olarak göstermiştir. Yaşta emekliliğe takılanların taleplerini yerine getirmesi, asgari ücreti yükseltmesi, kamuda çalışanların aylıklarını yükseltmesi oylarını korumada etkili çıkışlar olmuştur.

AKP’nin, kitlesine Millet İttifakı’nın kazanması durumunda kazanılmış tüm haklarının ellerinden alınacağı, türban yasağının yeniden gündeme geleceği, haklarında yargılamaların yapılacağı propagandasının da seçmeni üzerinde etkili olduğu açıktır.

6 Şubat 2023 tarihinde ve sonrasında meydana gelen depremlerle birlikte iktidarın deprem bölgesine geç müdahale etmesi, yardımların gecikmesi-geciktirilmesi, Kızılay’ın çadır satması vb. nedenlerle kamuoyunda AKP’nin kaybedeceği algısı oldukça güçlüydü. AKP’nin bu durumu tersine çevirmek için deprem bölgelerine doğrudan yaptığı yardımlar, öne sürdüğü vaatler, deprem bölgelerindeki illerden AKP’ye yüksek oyların çıkmasında etkili oldu.

Burjuva siyasetin kutuplaştırma taktiği

Seçimde R.T.Erdoğan’ın % 49 oranında oy alması, milletvekili seçiminde birinci parti çıkması özellikle muhalif kesimlerde ”nasıl olur?” sorusunun sıkça dillendirmesine neden oldu. Bu çevreler, AKP’nin 21 yıllık iktidarı döneminde kendisine yakınlaştırdığı ve kemikleştirdiği % 34 gibi bir kitleye sahip olduğu gözden kaçırılmaktadır. Bu kitle, toplumun geriye kalan kesimine göre azınlık bir kitle olsa da, seçim sistemi bu % 34’lük kitle çoğunluğu ele geçirme olanağı vermektedir.

14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde saflaşmalar; bir yanda “değişim” iddiasında olan Millet İttifakı ile diğer yanda muhafazakar ve değişimden yana olmayan Cumhur İttifakı ile demokrasi ve ilerici talepler ileri süren Emek ve Özgürlük İttifakı olarak yaşanmıştı.

Şartların aynı olmadığı ise açıktı. AKP, tüm devlet imkanlarını kullanarak bir seçim çalışması yürüttü. Milletvekili adayı olan bakanlar istifa etmeden görevlerinin başında seçim çalışması yürüttüler. İçişleri Bakanı S.Soylu her fırsatta tehditler savurarak, seçim sonuçlarına müdahale edileceğini, darbe olacağını söyleyerek toplumda korku atmosferi yaratmaya çalıştı.

Ayrıca Meral Akşener’in seçim boyunca yaptığı ırkçı propaganda, Kürt halkına ve kurumlarına yaptığı ideolojik saldırılar, milliyetçi kesimlerin önemli oranda yüzünü AKP ve MHP’ye çevirmesinde ve hatta bu kesimlerin bir kısmının da ırkçı faşist S.Oğan’a yönelmesinde etkili oldu.

Emek ve Özgürlük İttifakı (EÖİ) seçime en dezavantajlı giren ittifak oldu. Seçim yardımından dahi yararlanamazken seçim öncesi HDP’nin kapatılma ihtimaline karşın Yeşil Sol Parti’yle seçime girildi ve her türlü engelleme, saldırı ve gözaltıya maruz kalındı.

AKP ve MHP, seçim çalışmaları boyunca din ve milliyetçilik üzerinden geliştirdikleri ırkçı söylemlerle seçmeni etkilediler. Cumhur İttifakı, iktidarda olmanın avantajıyla Millet İttifakı’nın seçim vaatlerinin birçoğunu seçim öncesi yerine getirerek büyük bir avantajla çalışmaya başladı. Cumhur İttifakı, İslam’ı kendisine payanda yaptı. Öyle ki, Millet İttifakı’nın iş başına gelmesiyle Diyanet’in kapatılacağı propagandası dahi yapıldı.

AKP’nin seçim çalışmaları boyunca kullandığı en büyük silah ırkçılık oldu. EÖİ’nin K.Kılıçdaroğlu’nun destekleyeceğini açıklamasından sonra Kürt  halkı iyice hedefe oturtuldu. Seçim çalışması boyunca geliştirdiği ırkçı propagandayla Kürtleri ve devrimcileri teşhir etti.

Tüm bu gelişmelerin bir araya geldiği 14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde etkili ve belirleyici olan kitlenin önemli bir bölümünün kimlik tercihi olmuştur. Ekonomik kriz, deprem, işsizlik, yoksulluk AKP’nin ‘’kader” söyleminin seçmen kitlesinde bulduğu karşılık ideolojik tercih olmuştur. AKP’yi milletvekili seçimlerinde birinci parti yapan, R.T.Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların % 49’unu almasını sağlayan da bu ideolojik tercih olmuştur.

Öte yandan K.Kılıçdaroğlu’nun Alevi inancına sahip olmasının Sünni ağırlıklı hakim seçmen üzerinde etkili olduğu görülmektedir. K.Kılıçdaroğlu’nun Alevi inancına mensup olması iktidar açısından ustalıkla kullanılmıştır.

Seçim meydanlarında “kıbleyi ve camiyi bilmediği”nden, “Fatiha’yı okuyamadığı”na kadar bir dizi hakim gerici dinci söylem ustalıkla kullanılmıştır. 14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde Millet İttifakı’nın seçmene vadettikleri, ideolojik tercihin gerisinde kalmıştır. Yüzyıldır Kürtler ve Aleviler üzerindeki baskılar, yasaklar, ötekileştirilmeleri, ”dinsiz” gösterilmeleri, Kürtlerin ”vatanı böleceği” propagandası, Alevilerin ”kafir” olduklarından hareketle her fırsatta katledilmeleri, bu türden düşmanlığın hala devam ettiğini göstermektedir.  K.Kılıçdaroğlu’nun TC devletinin iyi bir savunucusu olması, onun hizmetinde olmasının tek başına yetmediği bu seçimde bir kez daha görülmüştür.

Gerçek kurtuluş devrimdedir

Seçiminde Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bir başarısından söz etmek yanlış olmayacaktır. Üzerindeki tüm baskılara, AKP, MHP ve diğer tüm ırkçı ve faşist partilerin saldırı ve ablukalarına rağmen elde edilen sonuç küçümsenmemelidir. Elbette bir önceki seçimlere göre bir düşüş söz konudur. Bunda birinci turda kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmayarak, Millet İttifakı adayına yedeklenmeden, milletvekili aday tercihlerine, ittifak içinde ayrı listelerden seçime girme gibi bir dizi neden etkili olmuştur. Yine de onca baskıya, tutuklamaya, seçimler öncesinde HDP’nin kapatılma riski nedeniyle “yeni” bir partiyle seçime girmeye kadar bir dizi etkenin varlığını hesap etmek gerekir.

14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde halk kitlelerine umut olarak sunulan sandığın ve seçimin kurtuluş olmadığı bir kez daha açığa çıkmıştır. İkinci turda R.T.Erdoğan’ın kazanması ile baskı ve saldırıların daha da artacağı açıktır. Öte yandan bunun devrimcileri korkutmayacağı bilinmelidir. 21 yıldır AKP’nin saldırı, baskı ve katliamları karşısında direnen ve mücadele eden devrimciler direniş ve mücadelelerine daha kararlı devam edeceklerdir.

Önümüzdeki süreçte Birleşik Mücadele Güçleri olarak daha planlı ve programlı hareket etme görev ve sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Halka bu düzenin kurtuluş olmadığı, kurtuluşun devrimde olduğunu anlatma ve örgütleme göreviyle karşı karşıyayız.

Önemli hamleler yapılmasına, kampanyalar yürütülmesine karşın eksik kalınan yönler de oldu. Birleşik mücadele güçleri eksiklerini masaya yatırarak, yeni bir devrimci ruhu yaratma ve birlikte hareket etmede hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalıdır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu