Güncel

Bir ÖG okuru | “Hayvan Hakları Bildirgesi’ndeki hiçbir madde uygulanmıyor!”

Faytonlarda kullanılan atların, deneylerde kullanılan hayvanların, hayvanat bahçesinde ölüme terk edilen hayvanların ve daha birçok şekilde hayvanların yaşama hakkını işgal eden durumların yasalarla korunması gerektiği çok açıktır. 

Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu geçtiğimiz hafta İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde  “Sokak Hayvanları’na Yönelik Linç Kampanyasına Son” başlıklı bir açıklama yaptı.

Açıklamada üzerinde durulan belli başlı konular; burjuva basın organlarında sokak köpeklerinin saldırıları haberleri üzerine linç kampanyası yürütülmesi, hayvan haklarına yönelik sığ bir yerel yönetim anlayışının hakim olduğu ve Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 24 Ocak 2019’da düzenlediği “Sokak Hayvanları Çözüm Çalıştayı ve bu çalıştayda değiştirilmesi gündeme gelen Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesiydi.

Bu sözü edilen 6. Maddenin konmasındaki amaç görevliler dışında sokak hayvanlarına müdahaleyi yasaklayan, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların insan eliyle ‘zulüm’ görmesinin bir nevi önüne geçilmesiydi.

Ancak hem burjuva basının ‘seçici’ haberleriyle yarattığı manipülasyon hem de toplumda sokak hayvanları ve onların ‘haklarına’ karşı var olan bilgisizlik, bu maddenin değiştirilmesi veya kaldırılmasının da bu konuyu katmerleştireceğini gösteriyor. Hali hazırda bu yasa varken dahi her gün hayvanlara yönelik yeni bir şiddet haberini görürken bu tarz ‘korumaya yönelik’ yasaların kaldırılacak olması bu tarz şiddet eylemlerini daha da artıracaktır.

 

Hayvan hakları mı?

Toplum olarak ‘hayvan hakları’ konusunda geri olduğumuz bir gerçek. Köylerden şehirlere fark etmeden birlikte yaşadığımız, aynı doğayı paylaştığımız hayvan dostlarımıza karşı kötücül bir yönümüz var. İşte bu kötücüllüğe karşı durmanın yollarından ilki o canlıların da kendimiz gibi hisleri olduğunu anlamaya çalışmaktan geçiyor.

Onların da bizim gibi duyguları olduğundan veya onların da bizim gibi soğuk ve sıcaklara tepki verebileceklerini anlamaktan geçiyor. Eğer vicdanınız yerinde ise anlıyorsunuz. Değilse ve eziyet etmekten hoşlanıyorsanız bunun da cezasının olması lazım. ‘Koruma’ olarak adlandırabileceğimiz bir yasalar bütünün olması ve bu yasaların gerçekten de hayvanların ‘korunmasına’ yönelik olması.

Ancak, zaten var olan yasalar hayvanları yeterince koruyamazken, elde olan yasaların da yukarıda bahsini ettiğimiz yöntemlerle (sokak hayvanlarına yönelik linç haberleri) kurban edilmesi de hayvan hakları konusunda olduğumuz yeri daha da gerileteceği ise kötü bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Hayvan hakları konusunda evrensel diyebileceğimiz o kurallardan da bir hayli uzakken hem de.

 

Hayvanlar hissedebilen varlıklardır!

Hayvan hakları konusunda dünyada ilk sayılabilecek adım; 15 Ekim 1978’de Paris UNESCO evinde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi’dir. Bu bildiri genel hatları itibariyle kötü muameleye maruz bırakılan hayvanların ‘yasa’ düzeyinde dahi olsa korunması talebiyle oluşturulan kurallar bütünüdür diyebiliriz. Ülkeler bazına indirgersek Türkiye’de hayvan haklarına yönelik yasa düzeyinde çalışmalar ise çok geç ve çok kısır. Yasa düzeyinde koruma Türkiye’de ‘Hayvanları Koruma Kanunu’ olan 5199 numaralı kanunla düzenleniyor. Bu kanuna göre tüm hayvanlar eşit ve kanun hükümleri çerçevesinde yaşam hakkına sahip.

Ancak Türkiye’de var olan hayvan hakları yasasında önemli bir eksik bulunmakta. Hem beyannamenin hem de hayvan severlerin ısrarla belirttiği üzere hayvanların “hissedebilen varlıklar” olduğuna dair bir ibare bulunmuyor. Dikkat çeken en önemli eksiklerden biri de hayvan hakları ihlallerinde hapis cezasının olmayışı. Türkiye’de hayvanlara yönelik eziyet, tecavüz veya yük havyanı olarak kullanılan hayvanlara yönelik herhangi bir suçta, suçu işleyen ‘para cezası alarak’ işin içinden çıkıyor. Tabii bunun bilincinde olan ‘insan’ hayvanlara istediği zulmü yapabiliyor.

Hayvan Hakları Bildirgesinde yer alan 14. Madde “Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.” şeklindedir. Bu bildirgede yer alan neredeyse her maddenin Türkiye’de uygulanmadığını söyleyebiliriz.

Faytonlarda kullanılan atların, deneylerde kullanılan hayvanların, hayvanat bahçesinde ölüme terk edilen hayvanların ve daha birçok şekilde hayvanların yaşama hakkını işgal eden durumların yasalarla korunması gerektiği çok açıktır.

Hayvanların hissedebilen ve acı çeken varlıklar olduğunu kabul etmeli ve yasadaki boşlukların doldurulması, işlenen suçların yaptırımlarının para cezasıyla kalmaması gerekiyor. Birincil hak olan yaşama hakkının ve adil bir yaşamın savunulması her varlık için en önemli noktadır.

Bir ÖG okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu