GüncelMakaleler

SENTEZ | 2022’de Onurlu ve İnsanca Bir Yaşamı Birleşirsek Kazanacağız!

BMG, tam da bu amaçla bir yıldır yoğun bir çaba ve emeği ortaya koydu. Devrimci-demokratik, yurtsever kamuoyunda önemli bir heyecan yarattı.

2021’in son günlerini işçi sınıfı ve emekçi kitleler açısından yoksunlaşmanın çığ gibi büyüdüğü gelişmeler silsilesi ile kapatıyoruz. Döviz kurunda şimşek hızındaki tırmanış, birkaç hafta içinde emekçilerin alım gücünün erimesini, cebindeki paranın adeta pul olmasını ve tüm bunların toplamı olarak büyük bir yoksullaşmayı beraberinde getirdi.

AKP/R.T.Erdoğan iktidarının, tutumu ve yaklaşımı özellikle de Ocak ayından itibaren bu sürecin daha da ağırlaşacağına ve derinleşeceğine işaret ediyor.

Geride bırakmakta olduğumuz 2021 yılı, Türk hakim sınıfları açısından çatışma ve hesaplaşmanın ivme kazandığı, yılın son aylarında baskın şekilde CHP-İYİ Parti’nin psikolojik üstünlüğü ele geçirdiği bir sürece ev sahipliği yaptı. 2021’de, AKP-MHP faşist ittifakının geriye gidiş ve çözülüş süreci istikrarlı bir şekilde devam etti.

Faşist mafya Alaattin Çakıcı’nın, Bahçeli özel affıyla serbest bırakılmasıyla mafya-çete düzeninde bir yeniden yapılandırma sürecine tanık olduk. Millet İttifakı’na karşı birlik-beraberlik görüntüsü çizen bloğun kendi içindeki dalaşı ve devlet aygıtı üzerindeki hakimiyet mücadelesi ayyuka çıktı.

Çakıcı’nın salıverilmesiyle birlikte soluğu yurtdışında alan bir diğer faşist mafya şefi Sedat Peker’in karşı taarruzu, iktidar katında, içeride ve dışarıdaki gelişmeler karşısında konumunu sağlamlaştırma ve nüfuz alanını genişletme adına büyük bir mücadelenin verildiğinin işaretiydi.

Devrimci, komünist, yurtsever güçlere ve halka yönelik sayısız suçun altına imza atan Mehmet Ağar gibi tescilli katillerin verdiği fotoğraf, kontr-gerilla yapılanması içindeki çatışmaya işaret ediyordu.

2021, 20 yıllık AKP iktidarının belki de en fazla teşhir olduğu bir dönemi yaşadı. Pandemiyle beraber artan işsizlik ve geniş emekçi kitlelerin çığ gibi büyüyen borçları, diğer yandan süreci yandaş şirketlere peşkeş çekerek hamaset dolu ve bilim dışı politikalarla sürdürmeye çalışan iktidar gerçekliği, çelişkilerin derinleşmesini de beraberinde getirdi.

Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli milliyet, inanç, cinsiyet kimliklerinden ezilenler, faşizmin pandemiyi kalkan yapan sömürü politikalarına yönelik tepki ve öfkelerini daha da büyüttü. Kısa sürede bir işçi hastalığına dönüşen pandemi, 2021 yılı boyunca sınıfın üzerine adeta bir karabasan çöktü. Hâkim sınıflar, pandemiyi gerekçe göstererek bir yandan işten çıkarmalara imza atarken buna paralel bir şekilde esnek, güvencesiz bir çalışma rejimini adıma adım yaşama geçirmeye çalıştı.

Bu dönemde gündeme getirdikleri Kod-29 uygulaması sınıfın haklı mücadelesini bastırmak için adeta Demokles’in Kılıcı olarak kullanıldı.

Nitekim özellikle de yılın son aylarında CHP-İYİ Parti burjuva muhalefetinin çıkışları, toplumun her kesiminde iyice açığa çıkan ve fütursuz devlet şiddetine rağmen sokağa taşmaya başlayan tepki ve öfkeye paralel gelişti, gelişiyor.

İşçiler, köylüler, kadınlar, gençler, LGBTİ+’lar, kamu emekçileri, KHK’lılar seslerini yükselttikçe, kitlelerin öfkesi yüzeye vurdukça; burjuva muhalefet de vites yükseltti, el büyüttü. Kitleler, AKP iktidarının ideolojik-politik hegemonyasından uzaklaştıkça, CHP-İYİ Parti sahada yeni bir adres iddiasıyla, daha fazla görünmeye ve alan açmaya, başladı.

AKP-MHP bloğundaki çözülme arttıkça DEVA’dan Gelecek Partisi’ne; Saadet’ten BBP’ye burjuva muhalefet cephesinde bir hareketlenmeye tanık olduk. CHP-İYİ Partiyle birlikte 7 partiden müteşekkil burjuva muhalefet cephesi, “Türk Tipi Başkanlık Rejimi”nin kimi yönetsel aksaklıkları ve handikaplarına yönelik rötuşları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” ambalajıyla pazarlamaya çalıştı/çalışıyor.

2021, elbette sadece iktidar katındaki gelişmelerden, buradaki çıkar dalaşlarından ibaret değil.

Ezilenlerin direniş ve öfkesi büyüyor!

“Tek Adam” etrafında inşa edilen devlet aparatıyla tek tip, itaat eden, diz çöken, biat eden bir toplum yaratmayı amaçlayan Türk hâkim sınıfları, tam aksi bir şekilde ezilenlerin geniş kesimlerini ortak sorunların içine itti.

Başkanlık Rejimi, toplumun tüm kesimlerinde büyük bir yıkım, kazanılmış hakların kaybını özellikle de pandemiyle birlikte derinleştirdi. İşçi sınıfı ve emekçiler, daha büyük bir sömürü cenderesi içine çekildi.

Ezilen tüm toplumsal kesimler üzerinde vahşi bir devlet terörü yaşama geçirildi. Kürt halkının, ulusal demokratik talepleri yok sayıldı, sınır ötesi operasyonlarla Kürtler teslim alınmaya çalışıldı; Alevilere, Ermenilere kısacası tüm ötekileştirilenlere yönelik baskı ve zulüm politikası daha da derinleştirildi.

Toplumun tüm katmanlarını parantezine alan söz konusu saldırı furyası, diğer yandan işçi sınıfının farklı alanlarından parça parça direniş ve tepkilerin gelişmesini; Karadeniz’de ve Ege’de köylülerin doğanın katledilmesine yönelik eylemlerini; kadın ve LGBTİ+ların sokaklara taşan güçlü öfkesini; Deniz Poyraz ve Konya Meram’da Kürt ailenin katledilmesi karşısında Kürt halkının direnişiyle yanıtlandı.

Başka bir deyişle, düzen tüm güçleriyle tekçiliği-teslimiyeti topluma dayatırken, yaşama geçirdiği politikalar, tüm ezilenler için yana yana gelişin ve birlikte mücadelenin zeminini daha da büyüttü.

Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) de tam da bu objektif zemin üzerinde politik arenada kendine yer buldu. Benzer sorunları yaşayanların, yanyana gelmesi ve birlikte mücadelesinin inşa edilmesi, birleşik mücadele fikriyatının tüm ezilen toplumsal kesimlere taşınması hedefi BMG’nin kuruluş felsefesi oldu.

Bir yılını geride bırakmak üzere olan BMG, coğrafyamızda devrimci-demokratik güçler ile yurtsever hareketin yanyana geldiği birleşik mücadele odaklarına eklenen yeni bir halka oldu. Kitlelerin düzene yönelik öfkesinin burjuva muhalefet marifetiyle yeniden sistem içine kanalize edilmesinin önüne set çekmenin yegane yolu, açık ki geniş kesimler için güçlü, etkili bir birleşik mücadele odağı yaratmaktan geçecektir.

Geniş emekçi kitlelere sömürü ve zulümden başka bir şey getirmeyen ceberut sisteme karşı insanca ve onurlu bir geleceği kazanmanın yolu zulme uğrayan tüm kesimlerin gücünü birleştirmesinden geçecektir.

BMG, tam da bu amaçla bir yıldır yoğun bir çaba ve emeği ortaya koydu. Devrimci-demokratik, yurtsever kamuoyunda önemli bir heyecan yarattı. Yeni bir mücadele yılına girerken şimdi sıra, bu heyecanı, ezilenlerin öfke ve tepkisiyle daha fazla buluşturmakta! BMG’nin “Birleşirsek Kazanırız” şiarıyla sürdürdüğü kampanyanın temel çıkış noktası da bu kaygı ve yaklaşım oldu.

Ezilenler ile egemenler arasındaki çelişkilerin derinleştiği bugünkü koşullarda sınıf mücadelesi Birleşik Mücadele Güçlerini tarihsel rollerini oynamaya çağırıyor!

Onurlu ve insanca bir yaşamı, halkın gerçek iktidarını Birleşirsek Kazanacağız!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu