Güncel

YORUM | “Sansür Yasası” Üzerine Kimi Notlar

"Kabul edelim ki, bu yasa ile esas hedef devrimci yurtsever basın emekçileri gözaltına alınması, yargılanması ve tutuklanmasıdır. Yine devrimci, ilerici ve yurtsever basın sitelerinin tamamen kapatılması yasa ile mümkün hale getirilecektir."

AKP-MHP iktidarı ekonomik kriz başta olmak üzere krizleri örtmek, kendisine karşı gelişecek tepkileri en aza indirmek için Kürdistan başta olmak üzere HDP ve devrimci demokratik kurumlara operasyon ve tutuklamaları devreye sokmuştur.

İktidar her ne kadar seçim olmayacak dese de attığı adımlar ile ortamı deyim yerinde ise “süt liman” hale getirerek  seçim hazırlık yapmaktadır. Seçim hazırlıkları kapsamında “sansür yasası” olarak bilinen “dezenformasyonla mücadele” iddiasıyla Meclis’e gönderdiği kanun teklifi TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilmişti. Bu yasayı ilk olarak R.T.Erdoğan’ın sosyal medya için “yalan terörü” diyerek uluslararası alanda yapılan çalışmaları incelediklerini iddia etmesi ve Ekim ayından itibaren Meclis’te bununla ilgili çalışma yürüteceklerini söylemesi ile duyduk.

“Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” adıyla oluşturulan kanun “Dijital Mecralar Komisyonu’nda” adıyla oluşturulan komisyon tarafından kabul edildikten sonra meclise getirilmiş ancak kamuoyundaki tepki ve AKP’nin kendi vekillerinde de rahatsızlıkların olması sonucu kasım ayında görüşmek üzere ertelendi.

Teklifin en fazla tepki çeken 29’uncu maddesi, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasını tanımlayarak bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. “Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde” denilerek cezasının yarı oranında artırılmasına yönelik ibare ise eleştirilerin ardından Adalet Komisyonu’nda değişmişti. Bunun haberi yapanın mı yoksa haber kaynağının mı gizlenmesi anlamına geldiğinin belirsiz olduğu, hemen her haberin, twitin veya yorum dahi istendiği durummda bu kapsama alınmasına anlamına gelmesi eleştirileri karşısında “bilgiyi paylaşanın kimliğini gizlemesinin tarif edilmesine yönelik teknik bir düzeltme yaptık” denildi.

AKP iktidarı özellikle 2015’ten sonra internet haberciliğe dönük onlarca “düzenleme” ile “ifade özgürlüğünü” rafa kaldıran saldırılar ile gündeme gelmişti/gelmeye devam ediyor. Burjuva medyadaki dizayn hareketinin ardından başta devrimci basın olmak üzere muhalif bütün basına yönelik saldırılar devreye girdi.

Hatırlanacağı üzere 2016 yılında “darbe girişimi”ni bahane eden siyasi iktidar 15 haber ajansı, 20 televizyon kanalı, 25 radyo, 70 gazete, 20 dergiyi gasp etmişti. İnternet yayıncılığı ve sosyal medya kullanımının artması ve her türlü bilginin yazılı basından daha hızlı yayılması ve artmasıyla birlikte sansür, yasak ve saldırılar bu alanı hedeflemeye başladı.

Facebook ve Twitter’ın 2007 yılında açılmasının ve Türkiye’de yaygın olarak kullanımın ardından ilk yasal düzenleme, 23 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe girdi. 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” adı altındaki düzenlemenin ardından 2011 yılına kadar internete erişim engeli getiren 10 farklı düzenleme yapıldı. Aslına bakılırsa Türkiye’de ciddi internet yasağı 2007’den itibaren uygulanmaya başladı.

2011 yılında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından hazırlanan İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağına karşı binlerce genç birçok yerde “İnternetime dokunma” eylemleri yaptı. 2014’teki bir düzenlemeyle de erişim engelinin tek elden ve en geç dört saat içinde uygulanması haberlere erişim engeli dönemi başlatıldı.

 

“Unutma hakkı” ile mücadelenin arşivlenmesi hedeflendi

2020 yılında 5651 sayılı kanunda değişiklik yapılması gündeme geldi. AKP-MHP ortaklığında hazırlanan 9 maddeden oluşan 7253 Sayılı yasa düzenlemesi 31 Temmuz 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu düzenleme sadece yasakları değil “unutulma hakkı” adı altında “hafıza silme” amaçlanmıştı. “Unutulma hakkı”; guvenliweb.org.tr isimli sitede “üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini veya yayılmasının önlenmesini isteme hakkı olarak da ifade edilebilir” şeklinde bir tanım yapmakta.

Aslına bakarsanız devlet kimi katliamlarının, yolsuzluklarının belki de kasetlerinin arşivlenmesini engellerken, devrimci yurtsever basının mücadelesinin dijital mecrada birikmesini de engellemek amacıyla yapmış bunu.

Devlet bu yıllar boyunca onlarca haber sitesini mahkeme kararı ile erişimine tabi tuttu. 2007’den bu yana internet yasağı uygulanırken 2015’ten itibaren ise devrimci, yurtsever basına yönelik sistematik bir şekilde saldırılar devreye girmiş durumda. Zaten uzun zamandır hemen her mitingde internetin yavaşlatılmasından tutalım yer yer kesilmesi, devrimci basın başta olmak üzere muhalif tüm basına yönelik sansür, kapatmalar ve kimi “TV’ler” dahil çeşitli cezalar AKP’yi tatmin etmemiş olacak ki “bu kez “dezenformasyon ile mücadele yasası” adı altında Almanya’dan devşirme olan “sansür yasası” ile kendine “temiz bir alan” yaratma amacı taşımaktadır.

 

Ortak mücadele şart

Türkiye’de çok uzun zamandır devrimci-ilerici basının dağıtılmasına, hapishanelerdeki tutsaklara gönderilmesine fiili engeller çıkarılmaktadır. Devrimci yurtsever basının sesini, yazılı basının yanında sosyal medya üzerinden duyurması ile saldırıların hedefi yapılmaktadır. Ancak devrimci basının yanında bu kez iktidara muhalif kimi gazetecilerin “dezenformasyonla mücadele” adı altında engellenmesi ile birlikte kendisine yönelen eleştirilerin veya Gezi İsyanı gibi isyanların sosyal medya aracılığıyla örgütlenmesi aynı kapsamda tutulmaktadır.

Yukarıda değindiğimiz yasa tasarısının yani yasaya adını da veren 29’uncu maddesinde “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır” şeklindeki madde zam haberlerinin bile istenirse “dezenformasyonla mücadele ediyoruz” denilerek suça tabi tutularak haber siteleri dışında kişilerin her türlü paylaşım, yorum veya Twitter’daki hareketlerin bile bu kapsamda hedefe alınacak olması anlamına geliyor.

Ancak kabul edelim ki, bu yasa ile esas hedef devrimci yurtsever basın emekçileri gözaltına alınması, yargılanması ve tutuklanmasıdır. Yine devrimci, ilerici ve yurtsever basın sitelerinin tamamen kapatılması yasa ile mümkün hale getirilecektir. Burada öne çıkarılması gereken esas nokta; tasarının yasalaşması durumunda internet haberciliği yapan gazeteciler üzerinde büyük bir tutuklama terörünün başlamasının yanında işçileri, emekçileri, ezilen hakları, kadınları, gençlerin, LGBTİ+ların seslerinin kısılması amaçlandığı için sansür yasasına sadece devrimci basın emekçilerinin değil bir bütün muhalif kesimlerin birlikte karşı koyması ile geri püskürtülebileceğidir.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu